haftanın eğlencesi… karlı kış ağaçları

yılbaşı heyecanı bittikten sonra istanbul’da tam anlamıyla kış başlar.  geceler (ve karanlık saatler) biraz daha uzun, günler kısa ve havalar iyice soğuk.  eğer güzel bir kar yağacak ise de mutlaka bu dönemde yağıyor…

bu hafta evde bu soğuk karlı günleri biraz daha ışıltılı, biraz daha güzel bir biçimde temsil eden bir faaliyet yaptık.  biraz boya, biraz uhu, biraz da toz sim kullanarak harika bir kış manzarası yaratmak çok kolay.  her yaş için uygun olan bu eğlence aynı zamanda her yaş için eğlenceli…kızlar yaparken ben bile kendi karlı ağaçlarımı yapıp eğlendim!

malzeme:

1 adet beyaz a4 kâğıt

1 adet açık mavi a4 kâğıt (açık mavi yok ise her türlü açık renk veya beyaz kâğıt kullanabilirsiniz)

mavi ve yeşil guaj boya

toz sim

uhu stick

makas

bulaşık fırçası (sünger veya makyaj pamuğu da kullanılabilir)

tarif:

mavi ve yeşil guaj boyalarını atılabilir bir tabağa veya kâğıda az miktarda dökün

bulaşık fırçasını kullanarak beyaz kağıdının tamamını boya ile kaplayın

boyalar henüz yaş iken bol miktarda toz sim serpin

yaklaşık 10 dakika boyaların kurumalarını bekleyin

boyanmış kâğıttan kesebildiğiniz kadar üçgen şeklinde ağaç kesin (çok ufak çocuklarla bu işlemi birlikte yapabilirsiniz)

ağaçları açık mavi kâğıdın üzerine kış manzarası oluşturacak şekilde uhu ile yapıştırın- üst üste gelebilir, hatta daha bile güzel oluyor

biz en son kış manzaralarımızın arkalarında ufak bir mektup yazıp amerika’da özlediğimiz arkadaşlara gönderdik 🙂

 

**bu faaliyeti daha evvel DM Stil’de de yer aldı, videolu gösterimini https://derinmermerci.com/cocuklara-evde-sanat-kis-agaclari/ linkinden izleyebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

haftanın keyfi…ev yapımı kara lahana cipsi

2018’in son günleri oldukça hareketli geçti…bu hareketliliğini içerisinde tabii ki ne ben ne de çocuklar her daim sağlıklı yiyeceklerle karşılaşmadık.  yine evde olduğumuz ve misafir gelmediği günler, ellimizden geldiği kadar mevsim sebzelerinden dengeli yemek pişirip yemeye çalıştık ama doğrusu birçok öğlen ve akşam kendimizi dışarlarda bulduk.  bu zamanların tadını çıkarmanın da çok önemli olduğuna inandığım için kendime ve kızlara keyif yapma izini verdim- pizza, patates kızartması, tatlı…hepsini afiyetle yedik!  ama 2019’a girerken kendime söz verdim ki sömestr tatiline kadar dışarıda yediklerimizi azaltıp evde de normal sağlıklı düzenimize dönmeye özen göstereceğim.

bu sağlık yolculuğunda ilk adımım tükettiğimiz şekeri iyice azaltmak oldu.  çikolata, dondurma, tatlı yerine evde bol miktarda taze mevsim meyveleri, kuru meyveler ve yemişler ve güzel organik ballar aldım.  yemek sonrası dondurma yerine kızlara biraz muz, yanına yoğurt üzerine bal hazırlıyorum; elma kesip üzerine tarçın serpiyorum, kendime ufak bir kâse kuru meyve ve organik badem hazırlıyorum; geçen akşam üstü daha yemek saatine vakit varken acıktık biraz patlamış mısır yaptık atıştırmalık olarak…bunların sayesinde hem tükettiğimiz şeker miktarı iyice azaldı, hem de sağlıklı bir şekilde karnımızı ve ruhumuzu doyurduk.

bu hafta değişik bir atıştırmalık hazırlamak istedim ve tam mevsimde olan kara lahana aldım.  kara lahana yemeğini açıkçası kızlar pek sevmezler.  görüntüde ıspanağa benzese de tadı biraz farklı ve yemeğe bir türlü alışamadılar.  ama geçtiğimiz yaz amerika’da kara lahanadan yapılmış cips denedik ve onu nitekim daha çok sevdiler (ben şahsen bayıldım ve rahatlıkla bir bütün kâse dolusunu kendi başıma yiyebilirim!).  yapması çok kolay ve hızlıca hazır oluyor; görüntü de çok şık sadece ev halkına değil aperatif olarak misafire sunmak için de çok güzel bir opsiyon 🙂

malzeme:

1 demet temizlenmiş ve sapları ayıklanmış kara lahana

1-2 yemek kaşığı zeytinyağı

deniz tuzu

karabiber

baharatlar- istediğiniz her türlü baharatı kullanabilirsiniz- özellikle köri ve zerdeçal çok yakışıyor

isteğe göre 1 büyük avuç rendelenmiş parmezan peyniri

img_6067

tarif:

fırını 200 dereceye ısıtın ve fırın tepsisine yağlı kâğıt serin

büyük bir kâsede kara lahana yapraklarını zeytinyağı ile karıştırın

kara lahana yapraklarını ikiye veya üçe bölerek tek kat olacak şekilde tepsiye dizin

yaprakların üzerine tuz, karabiber ve arzu ettiğiniz baharatları veya peyniri serpin

cips kıvamına gelene kadar fırında pişirin- yaklaşık 10-15 dakika yeterli olacaktır

cipsler soğuduktan sonra hava almayacak şekilde 3 güne kadar tazeliğini korur

 

 

 

hoş geldin 2019…

bir önceki yılbaşı yazımda görmüşsünüzdür ki 2018 ile vedalaşmak ve 2019’a giriş yapmak ailemiz için çok heyecanlı ve yoğun bir şekilde geçti.  bu arada da beklemediğim bir şekilde postlarıma biraz ara vermek zorunda kaldım. doğrusu hiç böyle bir planım yoktu.  hatta instagram’da çok severek takip ettiğim bazı anneler kendilerinin bir müddet postlarına ara vereceklerini söylediklerinde böyle bir uygulamanın onlar için ne kadar güzel bir fikir olduğunu fakat bu sene hiç bana göre olmadığını düşünmüştüm!!

gelelim 10 ocak perşembe gününe ve ben de aynı o anneler gibi ancak kutlamalara son vermiş bir şekilde tekrar rutinime dönmeye çalışıyorum.  yine bilgisayarımın önüne geçtim; haftalardır kontrol edemediğim emailleri okuyorum. merak ettiğim bir sürü haberi ve yazıyı sonunda detaylı olarak okuyabiliyorum.  ve biraz zor da olsa kendimi 2019’da kişisel olarak, yazar olarak ve anne olarak neleri hedeflediğimi tekrar düşünürken buluyorum.

bir başka ingilizce yazımda bu yılbaşında gelenek haline gelmiş hedef koyma fikrinden uzaklaşacağımı ve bunun yerine yeni yıla niyet ederek başlayacağımı yazmıştım.  bu niyetleri kısaca burada da anlatayım…bu yıl anı yaşamaya odaklanmak istiyorum, ön yargılı olmadan yaşamak istiyorum- bazen olaylar beklentilerimin çok dışında güzel bir şekilde gerçekleşiyor, bunu göz önünde bulundurarak da korktuğum veya çekindiğim zamanlarda bile daha açık olmaya çalışacağım.  içimden gelen enerjiye ve iyiliği ye daha çok güvenip etrafımdakiler ile paylaşmaya çalışacağım.

normalde bu niyetler aslında yıl başı hedefleri olarak fazlasıyla yeterli ve kapsamlı ama 2019’un ilk on günü benim için hiç öngöremediğim bir şekilde inişli çıkışlı geçti.  kısa bir sürede çok değişik duygular yaşadım ve niyetlerime biraz ekleme yapmam gerektiğine karar verdim.  anı yaşamanın, açık olmanın ve paylaşmanın yanı sıra 2019 boyunca bir de şartlar ne olursa olsun hep kendimi de hatırlamaya ve beslemeye çalışacağım.

her ne kadar büyümüş olsam da ben de hala yetişmekte ve gelişmekte olan bir bireyim.  bu gerçeğe de önem vermeden ne kızlarımı anne olarak ne erim’i eş olarak ne de etrafımdakileri dost olarak destekleyebilirim.  annelik literatüründe biraz klişeleşmiş olsa da ben de söylemeden duramayacağım—iyi bir anne olmak için önce kendimize bakmamız lazım, bizim ruhumuz, bedenimiz iyi olacak ki başkalarına destek olabilelim.

peki bu niyeti dile getirmek çok kolay ama gerçekten uygulamak o kadar da kolay olmayacağına benziyor.  2019’da bu niyetimi gerçekleştirmek için neler yapmam gerekiyor…bu sene ne şekilde ve nerede kendimi ön planda tutmalıyım? ve tabii buna karar verirken de aslında şunu da düşünmem gerekiyor, benim için gerçekten neler önemli ve bu yıl boyunca hayatımın içinde nelerin olmasını arzuluyorum? daha çok yazı yazmak mı? ticari bir şeylere mi girmek? ya da şu an için ev dışında fazla bir işlere girmeyip kendi yuvama mı konsantre olmak?

hepsi değerli, hepsi geçerli fikirler bunlar ve tahmin ediyorum ki ocak ayı boyunca beni en çok oyalayacak konular bunlar olacaktır.  ama ilk etapta bu ufak blog tatilimden sayesinde gördüm ki istanbul’da üç güzel’e yazı yazmak beni hakikatten çok mutlu ediyor.  güzel kızlarımla yaşadığım keyifli günleri yazılar ve görseller ile hatırlamak da aynen çok mutlu ediyor.  dolayısıyla farkında, ön yargısız ve açık bir şekilde bu sene yazmaya devam edeceğim.  yine bu dönem haftalık kitap tavsiyeleri, ev yapımı sağlıklı yiyecekler ve faaliyetler paylaşacağım…merak edip de sormak istediğiniz, aklınıza gelen ve tavsiye etmek istediğiniz ya da sadece paylaşmak istediğiniz herhangi bir şey olursa çok çok sevinirim-bana her zaman yazabilirsiniz 🙂

 

 

 

 

2018’e veda ederken….

2019 senesinin başlamasına bir gün kala ister istemez 2018’in muhasebesini yapmaya başlıyoruz.  bizim için 2018 senesi dop dolu geçti.  aylar günler gibi geçti diyebilirim.  kaç kere haftanın gününü şaşırdığıma kendim bile inanamıyorum! iş, okul, seyahat derken günler su gibi akıp geçti…

her anı saymak anlatmak mümkün değil tabii ki fakat yine de bu yılın önemli anlarından birkaçını paylaşmak istedim…

2018’in ilk seyahati hayatımızın seyahati oldu.  geleneksel hale gelmiş olan kayak seyahatimizden vaz geçip uzak doğu yolculuğuna çıktık ve iyi ki bu cesareti göstermişiz! unutulamayacak anlar yaşadık ve ailece bu yeni mekanları gezebilmek büyük bir nimet oldu.

elephant6

 kızların hayatlarında da büyük olaylar oldu bu sene… her biri birbirinden önemli olan meseleler; hangilerini paylaşacağımı seçmek çok da kolay olmadı ama kendimce en mühim olanları ayırmaya çalıştım.

haziran ayında alara ortaokulu bitirip liseye geçti.  14’uncu yaş gününden sadece birkaç gün evvel olan mezuniyet töreni son derece gurur vericiydi.  kendisini birlikte büyüdüğü arkadaşlarının arasında kep takarken görmek hepimizi çok duygulandırdı.  ortaokul boyunca yaptığı çalışmaların sonucunda ayrıca akademik bursa kazanması ise hepimizi çok mutlu etti- kendisi çok çalıştı; bu eforlarının da güzel sonucu aldı 🙂

IMG_1707

alegra ise bu yaz ilk defa yatılı yaz kampına gitmeye karar verdi.  kamp başlamadan önce çok tedirgindi. ılk defa bu şekilde ve bu kadar uzun bir müddet evden uzak kalacaktı.  alara’nın da aynı dönemde aynı kampta olması alegra’ya büyük bir güç verdi ama yine de onu bırakırken suratında ciddi ve hafif korkulu bir ifade vardı.  ama neticede yaptı; başarıyla kendi başının çaresine baktı.  birçok yeni şey öğrendi; yeni arkadaşlar edindi, önümüzdeki yaz tekrar gitmeyi dört gözle bekliyor 🙂

IMG_2581

asya için ise en büyük an ekim ayında gerçekleşen türkiye şampiyonasında kendi kategorisinde birinci olmak oldu.  at terbiyesine başlayalı daha 1,5 yıl olmasına rağmen kendisinden çok daha tecrübeli biniciler ile yarışarak birinci olabildi.  müsabaka haftasonusu çok konsantre oldu, ciddi zorlandı ve çok çalıştı.  tüm bu eforlarından güzel sonuç çıkması hepimizi çok gururlandırdı, ilk bahardaki müsabakaları heyecanla bekliyoruz 🙂

IMG_4361

bir de 2018’de ailemize katılan yeni üyeden bahsetmeden duramayacağım… nisan ayında kızların tatlı kuzeni teddy’nin doğumu hepimizi çok mutlu etti.  süper tatlı, rahat ve mutlu bir bebek; onun doğumu 2018’de en heyecanla beklediğimiz anlardan biriydi sanırım 🙂

e2ad5d48-a6a9-4607-be52-514923b6d570

 

haftanın eğlencesi…yıldız baskılı yılbaşı kartları

yılbaşı’na sadece bir gün kaldı ve biz bayağı heyecanlıyız!  yarın gündüz vakti kızlar ev civarında olacaklar; eski bir arkadaşımız gelecek ve hep birlikte sushi yapıp yemeyi planlıyoruz.  sonrasında ise asya ve alara kendi arkadaşlarıyla biraz gezip onların evlerinde yatıya kalıp yeni yıla dostlarıyla girecekler.  biz de alegra ile yakında oturan aile büyüklerini ziyaret edip onlarla birlikte saat 12’yı geçirmeyi düşünüyoruz.

ama önce bu akşam hep birlikte güzel bir aile yemeği yiyeceğiz.  alegra ile beraber güzel bir sofra kurduk, alara tatlı için yaptığımız elmalı pie’a destek oldu, asya da müzik konusunda yardımcı olacak.  böylece herkesin bu anlamlı yemekte bir rolü olmuş oldu.

hazırlıklar dünden başlamıştı ve bu sabah alegra heyecandan biraz erken uyanınca ona eğlenceli bir faaliyet yapmayı teklif ettim.  misafirlerimize ev bulduğumuz değişik malzemeleri kullanarak yıldız baskılı tebrik kartları hazırladık.  bu faaliyet için elinizde boya ve kâğıt olması yeterli.  çalışma da sadece baskıdan oluştu için de yaşı ne olursa olsun tüm çocuklar rahatlıkla ışıldayan birer hediye yaratabilirler!

malzeme:

siyah a4 kâğıdı

sarı ve altın rengi guaj boyalar

toz sim

tuvalet kâğıdı rulosu

makas

eğer elinizde varsa yıldız şeklinde kurabiye ve hamur kalıpları

tarif:

boyanabilir herhangi bir tabağa bol miktarda boya dökün

tuvalet rulosu kullanacaksanız makaslarla rulonun bir ucunu keserek değişik yıldız şekilleri yaratın

kesilmiş ruloları ve yıldız kalıpları boyanın içine bastırın sonra da siyah kağıtların üzerine üst üste olacak şekilde baskı yaparak bütün kâğıdı doldurmaya çalışın

boyalar henüz yaş iken bol miktarda toz sim serpin

kâğıtlar kuruduktan sonra ikiye katlayın ve içine istediğiniz yılbaşı mesajını yazın

 

 

bu hafta neler okuyoruz…yılbaşı ağacı kitapları

yılbaşı sezonunu çok ama çok seviyorum… kızların küçüklüklerinden beri de bu şahane ve özel sezona uygun bulduğum her türlü kitabı almaya özen gösteririm.   yıllarca tabii bu kitaplar gittikçe çoğaldı ve artık kütüphanemizde noel/yılbaşına özel bir bölümümüz bile mevcut.  aralık ayı boyunca yatma saatinden evvel de bu kitaplardan bir veya iki (bazen de üç) tanesini okumaya çalışırız.  genelde alegra ile birlikte gerçekleşiyor bu okuma saatleri fakat ara ara, vakitleri yetikçe asya ve alara da sessizce yanımıza gelip o akşamın kitap saatine katılıyorlar.  bazen bizim için klasikleşmiş kitaplar okuyoruz, bazen ise yepyeni bir kitap bulmuş oluyoruz onu okuyoruz.  bu sene ise en çok aklımda kalan kitaplar nedense yılbaşı ağaçlarını konu alan kitaplar oldu.  en çok sevdiklerimizi de sizinle paylaşmak istedik…

the last christmas tree—stephen krensky

 bu tatlı çocuk kitabının baş kahramanı hafif eğrilmiş, bazı dalları eksik olan, minik ama neşesi kocaman olan bir yılbaşı ağacı.  upuzun, gösterişli ve havalı birçok ağaç ile birlikte satılmak üzere şehre getirilen minik ağaç günlerce onu eve götürmek isteyen bir aile için bekler.  seradaki öbür ağaçlar tek tek seçilip aileler tarafından alınmasına rağmen ufak ağaca hiç talep olmaz.  tüm neşesini ve enerjisini göstermek isteyen ağaç daima dik durur ve mahallenin çocuklarının şakalarına maruz kalmasına rağmen birinin onu seçeceğine inancını kaybetmez.  ta ki noel akşamı gelene kadar.  o gece küçük ağaç artık serada tamamen yalnız kalır ve gövdesine devama tabelası asılır.  umudunu kaybetmek üzere uykuya dalan ağaç birden beri kendisi havada bulur…kimsenin istemediği ağacı sonunda noel baba alır ve noel’in en güzel kutladığı yere, kuzey kutbuna, götürür.  ve işte bu şekilde minik ağaç sonunda yuvasını bulur!

the little fir tree-margaret wise brown

dünyaca unlu yazar margaret wise brown’un bu kitabın biz henüz bu yıl keşif ettik…bu kitabın kahramanı olan minik ağaç şehirde değil de ormanda yaşar.  henüz tohum iken tesadüfi bir şekilde rüzgâr tarafından ormandaki ağaçların arasına değil de ormanın biraz dışında yer alan bir kır bölgesinde büyümeyen başlayan ağaç hep kendisini yalnız hisseder.  bir kış günü yine neden yakınındaki büyük ağaçlarla birlikte ormanın içinde olmadığını sorgularken ormandan bir adam çıkıp küçük ağaca doğru emin adımlarla ilerler.  küçük ağacı dikkatli bir şekilde köklerinde söken adam ağacı kendi evinde ve yatalak olan oğlunun, yanına götürür.  kışın en karanlık ve soğuk günlerini bu evde en güzel, sıcak ve ışıltılı bir şekilde kutlayarak geçiren küçük çam ağacı çok mutlu olur.

ilk bahar gelince adam ağacı tekrar yerinde yerleştirir ve bir sene sonra tekrar gelip onu alacağında söz verir.  küçük ağaç yaz boyunca büyür ve yine kışın adam ile birlikte eve döner- etrafında ailesi, üzerinde süsler ve ışıklarla harika bir kış daha geçirip ilk baharda kıra dönüş yapar.  birkaç yıl bu şekilde geçtikten sonra kışın başında ağaç yine adamın gelmesini bekler.  ama bu sefer kimse gelmez.  kar yağır, kış derinleşirim ama hala adam onu almaya gelmeyince ağaç çok üzülür.  bir de bakar ki akşamın alaca karanlığında ona doğru ilerleyen ışıklar görür. bu sefer sadece adam değil de köydeki tüm aileler ağaca doğru geliyor…aralarında da sonunda iyileşen oğlan da var!!

a wish to be a christmas tree-colleen munroe

 asya’nın ilk noel’inde annem bu kitabı bize hediye etmişti.  o sene asya henüz dokuz aylık olmasına rağmen onu hemen yanıma oturtup okumaya başladım.  o seneden beri de yılbaşı kitaplarımızı çıkarınca kızlarla yine bir arada oturup bu duygusal hikâyeyi tekrar okuruz.

hikâyede baş rolde olan yılbaşı ağacı yine bir sürü ağacın arasında seçilmeyi beklemekten artık yorulmuş ve seçilme ümidini kaybetmiş.  sezonlarca herhangi bir aile tarafından eve götürülmemiş olmasında dolayı ağaç devamlı büyümüş! tabii büyüdükçe de normal bir evin normal bir yılbaşı ağacı olabilme şansı da bir o kadar azalmış.  duruma bir hayli üzgün olan ağaç bir gün ağlayarak duygularını arkadaşı olan küçük kuş ile paylaşır.  kuş ise korunaklı cüssesi, dalları ve sağlam gövdesiyle tüm orman hayvanlarının barınma noktası haline gelen ağacı çok sever ve onun üzülmesini hiç istemez.  hemen uçup ormandaki öbür arkadaşlarına durumu anlatır.  o akşam bir araya gelip ağacı mutlu etmek için bir şeyler planlarlar.  koca ağaç moralsiz bir uykuya dalınca hayvanlar işe koyulurlar.  civardan topladıkları süs malzemeleri kullanarak ağacın her tarafını en güzel şekilde süslerler.  gece boyunca süren çalışmalarının sonunda ağaç her zaman hayal ettiği şekilde mükemmel bir yılbaşı ağacına dönüşmüş olur.

sabah güneşin ilk ışınlarıyla uyanan ağaç gözlerini açınca gördüklerine inanamaz! işte o anda aslında bulunduğu yerin ne kadar değerli olduğunu; kendisinin ne kadar çok sevildiğini ve ona ne kadar çok değer verildiğini iyice idrak eder.  bunun karşılığında ise varlığıyla ne kadar çok destek olduğunu ve konumundan dolayı ne kadar çok iyilik yapabildiğini de görür.  ilerleyen senelerde bir gelenek haline gelen noel süslemeleri ile hayvanlar ve ağaç birbirlerine karşılıklı iyi niyetlerini ve sevgilerini paylaşmaya devam ederler.

 

**bu kitapların her biri 3 yaş üzeri çocuklar için ideal; fakat ailece okumak için de ayrıca idealler.  noel ve yılbaşı sezonunun ana temaları olan sevgi, saygı ve beraberliği en güzel şekilde anlatan ve resimleyen kitapları online olarak amazon ve the book depository’den sipariş edebilirsiniz; yurt dışındaki birçok kitapçıdan da bulabilirsiniz**

haftanın keyfi…vegan muzlu yulaflı pancakeler

bizim evde artık noel ve yılbaşı heyecanı ve hareketliliği tamamen başlamış vaziyette! hemen hemen her gün sezon ile ilgili bir buluşmamız ya da yemeğimiz var.  şansımıza birçok yakınımızın doğum günü de bu aya denk geliyor; sene sonu kutlamalarının üzerine bir de doğum günü kutlamaları da gelince neredeyse tüm ay bir neşe ve heyecan içerisinde geçmiş olduğu!

tabii bu koşturma içerisindeyken uzun uzun yemekler pişirmek pek mümkün olmuyor.  ona bakarsanız herhangi bir şeyi uzun uzun yapmak pek mümkün olmadı bu ay! ödevler hızlıca yapılıyor, piyano antrenmanları çabucak bitiyor, hafta sonu film saatlerimiz bu ay için askıya alındı, hatta normalde hiç şaşmayan akşam yemeklerimizi bile tutturmak gitgide zorlaşmaya başlıyor.  ama bu yoğun dönemde tabii ki çok kısa bir zaman sonra biteceğini bildiğimiz için hepimiz bu ayın tadını çıkarmaya da çalışıyoruz!

geçen gün yine bir aile toplantısına gitmeye hazırlanırken hepimiz biraz acıktığımızı fark ettik.  akşama bizi güzel bir yemek beklediği için ufak bir atıştırmalıkla geçinmeye çalışalım dedik ve aklımıza bu muzlu pancakeler geldi.  asya bu tarifin benzerini mindful eating ve nutrition konusunda bize destek veren harika bir yeni dostumuz olan raysa’dan almıştı; yazın asya ile birlikte pişirmiştik, bu sefer ise alegra ile birlikte yapayım diye düşündüm.  alegra bu aralar yemek pişirmeye çok meraklı.  bu tarif ise o kadar net ver basit ki alegra neredeyse her adımını kendi kendine yapabildi (ben bir tek ocak kısmında biraz destek oldum- pancakerleri tavadan çevirmek biraz yardım istiyor).

bu tarifi tamamen vegan olacak şekilde yapmaya karar verdik, fakat arzu ederseniz çikolata parçaları da pancakelere eklenebilir. toz tarçın veya hindistan cevizi rendesi de bence çok şık bir ek olabilir.

malzeme:

2 adet olgun yerli muz

½ su bardağı organik glütensiz yulaf ezmesi

2 adet vegan yumurta (tarif için buraya tıklayabilirsiniz)

½ yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

tarif:

ufak bir kâsede vegan yumurtanızı hazırlayın

orta boy bir kâsede muzu çatal ile ezin

yulaf ezmesini ve vegan yumurtanızı ekleyin

tüm malzemeleri iyice karışana kadar karıştırın

orta boy bir tavada hindistan cevizi yağını eritin ve hamuru birer yemek kaşığı büyüklüğünde sıcak tavaya yerleştirin

birkaç dakika piştikten sonra spatula yardımıyla pancakeleri çevirin ve ters tarafının pişmesi için 3-4 dakika daha bekleyin

her iki taraf altın rengi olup hafif kızarınca pancakeleri ocaktan alıp biraz soğumalarını bekleyin

ılık veya oda sıcaklığında olarak yanında akçaağacı şurup veya badem ezmesiyle servis edin

**asya’nın katıldığı mindful eating dersleriyle ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz rays’up nutrition’ı ziyaret edebilirsiniz**

 

haftanın eğlencesi…yılbaşı süsleri

sizin evdeki durumu bilemem ama bizim evde noel ve yılbaşı heyecanı tam anlamıyla başlamış vaziyette! alegra her sabah gözünü açar açmaz noel’e kaç gün kaldığını soruyor; asya ve alara ise çaktırmamaya çalışmalarına rağmen her akşam okul donuşu noel ve yılbaşıyla ilgili sohbete giriyorlar.  ben ise en az kızlar kadar yılın bu ışıltılı dönemine bayılıyorum, her sene aralık ayının başlamasını dört gözle bekliyorum.

kutlamalarla dolu geçen bu dönemde geleneksel olarak yaptığımız ilk iş yıl başı ağacımızı almak oluyor.  bu alışveriş her sene çeşitli bir şekilde ve değişen zorluklarla gerçekleşiyor.  genelde türkiye’de yapay ağaçlar tercih edildiği için benim alışık olduğum boy, renk ve dolulukta ağaç bulmak bazen bir hayli zor olabiliyor.  ama yıllar geçtikçe bu konuyu da çözmeyi başardım; hatta kızlar bile gerçek bir ağaç seçerken nelere dikkat edilmeli ve süslemeden evvel ne şekilde hazırlanılması gerektiğini öğrenmiş durumdalar!

bu sürecin her zaman çok hızlı olmadığını bildiğimiz için bu sene thanksgiving’den hemen sonraki hafta alegra ile sera sera dolaşmaya başladık.  üç dört değişik yere baktıktan sonra sonunda bize göre en uygun olduğunu düşündüğümüz ağacı evimize çok yakın olan bir serada bulunca çok mutlu olduk. ağacımız geldikten sonra güzel güzel yıkadık; kuruduktan sonra da son birkaç yıldır ağacı kurduğumuz köşeye yerleştirdik.  sonraki pazar günü ise büyük bir heyecanla ailece toplanıp noel müzikleri ve sıcak içecekler eşliğinde ağacımızı süsledik… (aklınızda bu anımız ideal bir tablo gibi canlanmış olabilir ama tabii aradı bol bol tartışma da oldu! özellikle ağacın en tepesindeki yıldızı kimin yerleştireceği her zaman büyük bir olay oluyor :))

ağaç süslerimiz genelde ya altın ya da kırmız renk oldukları için gayet yalın bir görüntü oluşturuyorlar.  uzun zamandan beri bu sene ilk defa bu çizgiyi bozup biraz daha renk katmak içimden geldi.  aynı hafta alegra hastalanıp üç gün evde yatmak zorunda kalınca da madem renk katacağım bari alegra ile birlikte kendi ağaç süslerimizi yapalım diye düşündüm.  hem birlikte yapmış oluruz, hem sakin bir vakit geçirmiş oluruz, hem de ikimizin çok sevdiği ağacı da güzelleştirmiş oluruz diyerekten şönil çubuklar, renkli boncuklar ve minik çanları birleştirerek keyfli süsler yarattık.

elinizde malzeme olduktan sonra bu süsleri yapmak oldukça kolay.  alegra tamamen kendi başına yapabildi; daha ufak çocuklar ise biraz ebeveyn yardımıyla süslerini çok rahat hazırlayabilirler- aynı zamanda boncuk dizerken el göz koordinasyonlarını, ince motor becerilerini geliştirebilirler.  süsler bittikten sonra ister kendi ağacınıza asın ister yakınlarınıza hediye edin yada isterseniz hediye paketlerinin üzerime ekstra süs olarak yerleştirin.

malzeme:

bol miktarda renkli boncuk

bol miktarda altın veya gümüş boncuk

minik çanlar

renkli şönil çubuklar (ben buradan alıyorum)

süsleri ağaca asmak için kurdele

kurabiye kalıpları

tarif:

boncukları ve çanları istediğiniz şekilde şönil çubuklara geçirin

boncuklu çubukları kurabiye kalıplarının etrafında tutarak istediğiniz şekille getirin

çubukların uçlarını birbirine dolayıp çevirerek kapatın

kurdele ile süsünüzü asmaya hazır bir hale getirin

 

**şekiller tam net olarak ortaya çıkmayacaktır, örneğin biz alegra ile yıldız yapmaya çalışırken süsümüzü en fazla çan haline getirebildik**

 

 

 

 

 

 

 

haftanın keyfi…fırınlanmış greyfurt ve ev yapımı müesli

noel zamanı yaklaştıkça hep amerikalı dedemin bize her yıl hediye ettiği greyfurt ve portakallar aklıma gelir.  noel’den bir iki hafta önce kargo ile gelen koliler içlerindeki meyveler tükenene kadar evimizin kapalı garajında dururlardı.  garajda ısıtma olmadığı için doğal bir buzdolabı işini görürdü.  her akşam yemekten sonra babam da benden rica ederdi, ‘hadi birkaç portakal getir, soyayım’ derdi.  sabahları ise kardeşimle ben henüz uyanmadan annem ikimize de birer greyfurt hazırlamış olurdu.

türkiye’de hiç görmedim ama bizim evde hem greyfurt bıçağı vardı, kenarları hafif yuvarlanmış ve iki tarafı tırtıklı, greyfurtu ikiye bölersiniz sonra da bıçağı kenarından geçirip meyvenin etini kabuğundan ayırırsınız.  ayrıca yine burada hiç karşılaşmadığım greyfurt kaşıklarımız vardı, ucu biraz sivri, gövdesinde kabarık çizgileri var.  (sivri ucunun mantığını anlıyorum ama açıkçası kabarıklıkları henüz anlayabilmiş değilim) greyfurtlarımıza azıcık şeker ve bazen tarçın serpip kahvaltımıza c vitamini deposuyla başlardık.

kışın bizim evde bu gelenekler az da olsa devam ediyor.  kızlar maalesef greyfurt yemeğe pek alışamadılar ama biz yine de büyük kutular dolusu portakal ve greyfurt sipariş etmeye devam ediyoruz.  her sabah kahvaltı için portakal suyu sıkıyoruz, beslenme kutularına soyulmuş portakal ilave ediyoruz ve ben de sabahları vaktim oldukça mutlaka greyfurt yemeye çalışıyorum.

bu hafta greyfurtuma biraz bir hava katmaya karar verdim J her zamanki gibi greyfurtumu hazırladım, fakat sonrasında sıcak fırında güzel güzel pişirdim.  bir önceki gün ise yine kış tatlarına uygun olan kuru yaban mersini (cranberry), amerikan cevizi (pekan), ve akçaağacı şurubu ile kendime biraz müesli hazırlamıştım.  bunu sıcak greyfurtun üzerine serpip yanına güzel bir kahve yapıp yağmurlu bir sabahta sağlıklı, doyurucu ve lezzet dolu bir kahvaltı keyfi yaptım.

greyfurtu hazırlamak çok basit, müesli de açıkçası beklediğimden çok daha kolay oldu.  müesli tarifinden yaklaşım yarım kilo kadar müesli çıkıyor kapalı bir şekilde cam kavanozda uzun uzun saklayabilirsiniz, badem sütü ile de denedim öyle de çok güzel oluyor.

 malzeme:

 greyfurt için:

1 adet greyfurt

1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

1 yemek kaşığı akçaağacı şurubu

müesli için:

2.5 su bardağı glütensiz yulaf

3 çay kaşığı toz tarçın

3 çay kaşığı toz zencefil

1 tutam deniz tuzu

½ su bardağı ufak parçalar halinde kesilmiş amerikan cevizi (pekan)

½ su bardağı akçaağacı şurubu

1 çay kaşığı vanilin özü

4 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

6 yemek kaşığı rende hindistan cevizi

½ su bardağı kuru yaban mersini (cranberry)

tarif:

greyfurt için:

fırının üsten pişirmesini 200 dereceye açın

greyfurtu ortadan ikiye bölün ve bıçak ile meyvenin etini kabuğundan ayırın

ufak bir borcamın içine yerleştirip her bir yarımın üzerine hindistan ceviz yağını ve şurubu sürün

7-8 dakika boyunca fırında pişirin; fırınınıza göre daha hızlı veya yavaş pişebilir dikkatli olun!

fırından çıkarıp üzerine müesli serpip soğumadan önce servis yapın

müesli için:

fırını 180 dereceye ayarlayın

bir fırın tepsisine yağlı pişirme kâğıdı serin

büyük bir kapta yulafı, amerikan cevizlerini, rende hindistan cevizinin yarısını ve baharatları karıştırın

başka bir kapta akçaağacı şurubunu, vanilin özünü ve hindistan cevizi yağını iyice karıştırın

ıslak malzemeyi kuru malzemeye ekleyip karıştırın

bu karışımı fırın tepsinize eşit olacak şekilde serin ve fırına yerleştirin

15 dakika aralıklarla karıştırın

toplam 40-45 dakika, yulaflar altın rengine gelene kadar pişirin

fırından çıkardıktan sonra kuru yaban mersinleri ve kalan hindistan ceviz rendesini karıştırın

 

 

 

 

 

 

 

alegra’nın zencefilli kurabiyeleri

noel ve yılbaşı döneminde bu kurabiyeler bizim evde hemen hemen her hafta pişer… sakin pazar öğlenden sonraları, arkadaşların geldiği okul sonraları, ders çalışma molaları …aralık ayı boyunca bulduğumuz boş vakitlerde noel şarkıları açıp kurabiye pişirmekten daha büyük bir keyif olamaz.

tarifin kendisi pek zor değil ama ufak bir bekleme süresi olduğu için biz hamuru hep bir akşam öncesinde hazırlamaya çalışıyoruz…

malzeme:

kurabiyeler için:

3 su bardağı glütensiz un

150 gram kahve rengi şeker

1 çay kaşığı toz tarçın

2 çay kaşığı toz zencefil

3-4 adet ezilmiş karanfil

1 çay kaşığı karbonat

½ çay kaşığı tuz

180 gram yumuşak tereyağı

1 su bardağından biraz az pekmez (180gram)

2 yemek kaşığı süt

krema için:

1 adet yumurta akı

1 çay kaşığı vanilin özü

2 su bardağı pudra şekeri

gıda boyası**

tarif:

fırını 180 dereceye ısıtın

fırın tepsisine yağlı pişirme kâğıdı serin

büyük bir kapta unu, şekeri, baharatları, karbonatı ve tuzu karıştırın

yumuşak tereyağını ekleyip el mikseri ile hamur kıvamına gelene kadar karıştırın (el ile de yoğurulabilir)

pekmezi ve sütü de hamura ekleyip tekrar karıştırın

hamuru top haline getirip ikiye bölün

her iki parçayı da streç film ile sarıp buzdolabına koyun

en az iki saat boyunca buz dolabında soğumasını bekleyin

soğuduktan sonra hamuru çıkartıp düz bir zeminde yaklaşık 2 cm kalınlıkta olacak şekilde merdane ile açın

hamur kesme şekilleri kullanarak istediğiniz şekilleri çıkartıp fırın tepsisine dizin

15-20 dakika boyunca fırında üstleri hafifçe kızarana kadar pişirin

soğuma teli üzerinde iyice soğumalarını bekleyin ve sonra arzu ettiğiniz gibi süsleyin

kurabiyeler pişerken el mikseri ile yumurta akını ve vanilin özünü iyice çırpın

yumurta akı beyazlaşıp yumuşak bir kıvama gelmeye başlayınca pudra şekerini yavaş yavaş ekleyin ve düşük hızda çırpmaya devam edin

arzu ediyorsanız gıda boyasın da ekleyip çırpma hızını artırın

sertleşip pasta kreması kıvamına gelene kadar çırpmaya devam edin

kremayı soğumuş kurabiyelerin üzerine sürerek süsleyin

**gıda boyası genel anlamda çok sağlıklı bir şey değil fakat bu özel dönemde biz ara sıra kullanıyoruz.  gıda boyası yerine daha doğal süslemeler de tercih edilebilir, örneğin kuru yaban mersini, kuru üzümler veya çikolata parçacıkları**