haftanın mücveri

geçen hafta maalesef haftanın mücverini sizinle paylaşamadım. ortanca kızım alara ile bonjuk bay’de harika bir yoga kampına katıldık! dört gün boyunca bol bol açık hava, günde dört saat yoga, tamamen taze sebzelerden pişirilmiş muhteşem yemekler, yuruyuşler, denize girmeler ve sohbetle geçti.  bir kaç arkadaşımız da vardı, hep birlikte gerçekten çok kaliteli bir vakit geçirme şansımız oldu.

ama bu hafta yine istanbul duzenimize donduk, her hafta olduğu gibi çok sevdiğimiz reşitpaşa pazarına gittik ve bu hafta karnabaharlı havuçlu mücver yapmaya karar verdim. içine bol bol köri de kattım- böylece hem lezzetli hem de anti-oksidan etkisi de yüksek oldu.  karnabahar ve havuç da çocukların genelde yemeyi sevdikleri sebzeler oldukları için de pek düşünmeden hemen tadına baktılar.  kızların arasında en çok alegra beğendi ama ben de eşim de çok büyük keyifle yedik bu haftanın mücverini…

malzeme:

6-7 parça az haşlanmış küçük küpler halinde kesilmiş karnabahar

2 adet rendelenmiş orta boy havuç

½ su bardağı organik badem unu (biz bunu evde kendimiz yapıyoruz- hem taze olduğundan emin oluyorum hem de istediğim şekilde organik çiğ badem içinden yapabiliyorum)

1/2 su bardağı rendelenmiş keçi peyniri

2 çay kaşığı köri tozu

1 adet çırpılmış organik yumurta

deniz tuzu/karabiber

tarif:

tüm malzemeleri orta boy bir kabın içinde iyice karıştırın

1 yemek kaşığı zeytinyağını tavada ısıtın

mücver malzemesini yemek kaşığı büyüklüğünde toplar şeklinde sıcak tavaya koyun ve kenarları kızarıncaya kadar pişirin, sonra da çevirip 2-3 dakika daha pişirin

azru ettiğiniz şekilde sıcak veya oda sıcaklığında servis edin

biz bu hafta mücverlerimizi güzel bir yeşil salata ve ızgara uskumur balığı ile birlikte yedik. harika bir akşam yemeği oldu!

IMG_3806

 

haftanın mücveri

IMG_3608

 

bu hafta daha geleneksel bir kabak mücveri yaptık- özellikle kabak mevsimi sona ermeden son bir defa kabaklı bir mücverini tadını çıkarmak istedim, iyiki de yaptık evdeki herkes tadına doyamadı!  kabak bazlı olsa da sadece kabaktan değil içine yine pazarda taze bulduğumuz pazı ve dereotundan da katmaya karar verdik.  biraz da beyaz peynir ve badem unu ekleyince muhteşem oldu!

kabağın faydaları çok fazla- yüksek miktarda a, b6, ve c vitaminleri içeriyor.  ayrıca mineral olarak bol miktarda magnezyum ve potasyumu içeriyor.  lif miktarı da fazla olduğu için sindirime sistemine de destek oluyor.  pazı ise benim gibi demir seviyeleri sürekli düşük olamaya meyilli olanlar için harika bir sebze! yüksek miktarda demir içermesinin yanı sıra aynı zamanda da anti-oksidan ve anti-enflamatuvar etkiyelerine de sahip.  mücverimize az da dereotu ekledik- yeşillikler arasında en çok kalsiyum içeren yeşillik olduğu için mümkün oldukça yemeklere hep eklemeye çalışırım.

malzeme:

3 adet rendelenmiş organik kabak

1 ufak demet yıkanmış ve ince ince doğranmış pazı

1 avuç doğranmış dereotu

½ su bardağı organik badem unu (biz bunu evde kendimiz yapıyoruz- hem taze olduğundan emin oluyorum hem de istediğim şekilde organik çiğ badem içinden yapabiliyorum)

½ su bardağı kadar rendelenmiş beyaz peynir

1 adet çırpılmış organik yumurta

deniz tuzu/karabiber

 

tarif:

tüm malzemeleri orta boy bir kabın içinde iyice karıştırın

1 yemek kaşığı zeytinyağını tavada ısıtın

mücver malzemesini yemek kaşığı büyüklüğünde toplar şeklinde sıcak tavaya koyun ve kenarları kızarıncaya kadar pişirin, sonra da çevirip 2-3 dakika daha pişirin

azru ettiğiniz şekilde sıcak veya oda sıcaklığında servis edin

haftanın mücverini dün öğlen yanında domates çorbası ve yeşil salata ile yedim-gayet doyurucu ama hafif bir yemek oldu… akşam da çocuklar yediler, normalde pazıyı tercih etmezler ama mücverin içinde varlığını bile hissetmediler!

 

 

haftanın mücveri

okullar açıldı ve hayat normal düzene girmeye başladı… sağlıklı yemekler, spor, ödevler, erken yatağa girmeler…hepsi birden başlayınca rütine girmek biraz vakit aldı doğrusu!

sağlıklı yemek konusunu düşünürken olayın sadece kızların yemekler değil, benim de artık evde daha çok yediği günlerin geri geldiğini anladım.  bunun üzerinde özellikle mevsimde olanlardan faydalanalım diye karar verdim.  tam da bunları düşünürken acaba mevsim sebzelerinden mücver yapsak nasıl olur diye bir fikir geldi aklıma.  bu haftanın mücveri de o kadar güzel oldu ki bundan sonra okul bitene kadar her hafta mevsimde olan sebzelerden bir mücver yapalım bakalım neler oluyor diye bir heyecan yaptım. işte ilk denememiz- ıspanaklı brokolili mücver. tarifi de paylaşıyorum ama açıkcası çoğunlukla göz kararı bir şekilde ayarladık!

 

malzeme:

5-6 parça haşlanmış brokoli

1 avuç ince ince doğranmış taze ıspanak

1/2 su bardağı rendelenmış parmezan peyniri

1 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu

1 avuç küçük kesilmiş organik badem içi

deniz tuzu, karabiber, kırmızı pul biber

1 adet organik yumurta

 

tarif:

tüm malzemeleri orta boy bir kabın içinde iyice karıştırın

1 yemek kaşığı zeytinyağını tavada ısıtın

mücver malzemesini yemek kaşığı büyüklüğünde toplar şeklinde sıcak tavaya koyun ve kenarları kızarıncaya kadar pişirin, sonra da çevirip 2-3 dakika daha pişirin

azru ettiğiniz şekilde sıcak veya oda sıcaklığında servis edin

ben bügün yanına ev yapımı humus ile yedim- harika bir öğlen yemeği oldu! (ev yapımı humus tarifimi https://derinmermerci.com/cocuklara-saglikli-tarifler-ev-yapimi-humus-ve-taze-sebzeler/  de bulabilirsiniz.

 

IMG_3525

 

 

tabaklarımı çok sevdiğim bornn enamelware’dan aldım. çok tatlı iki kız kardeş, yaptıkları herşeyi çok beğeniyorum. tabakları da yıllardır kullanıyoruz, 3 çocuklu-bol misafirli evimizde emaye tabak olaması her zaman bir avantaj!

 

 

kısa bir amsterdam seyahati…

2017 yazı bizim için çok değişik bir şekilde geçti. önceki birkaç yaz çok rutin bir şekilde geçmişti ve erim ile birlikte ‘artık sistemi oturttuk, süper!’ diye birbirimizi tebrik ederken her şey bir anda değişiverdi!

asya ilk baharda tamamen tesadüfi bir şekilde binicilikte atlama yapmaktan at terbiyesine geçiş yapıp mayıs’ın sonunda türkiye adına hem temmuz ayının başında zagreb’de olan balkan şampiyonası hem de ağustos ayının ortasında hollanda’da olan avrupa şampiyonasına katılmak hakkı kazandı.  bizim organize etmiş olduğumuz tekne sonra new york sonra asheville’de kamp programımız da asya’nın bu büyük başarılarıyla neredeyse bir günde alt üst oldu.

balkan şampiyonasında erim ile kafa kafaya koyup neler yapmamız gerektiğine karar vermeye çalışınca baktık ki ailece amerika’ya gitmek pek mantıklı olmayacaktı.  onun yerine asya’nın balkanlar ve avrupa şampiyonasının arasında ders alacağı ve yaklaşık bir ay yaşayacağı, çiftliği ye gitmek ve orayı görmek çok daha doğru bir hareket olacaktı.  ama sadece asya’yı oraya bırakıp dönmek de pek hoşumuza gitmedi açıkçası.  yazın ailece yaptığımız seyahatler kızlar büyüdükçe daha da önem kazanmaya başlamıştı.  sene boyunca okul ve ders ve faaliyetler derken birlikte konsantre ve kaliteli vakit geçirmek de git gide zorlaşmıştı.  yaz tatilleri ise bu eksik vakitleri telafi etmek için birebir oluyordu.

asya’nın kalacağı çiftlik tam hollanda-belçika sınırında olan welde kasabasındaydı.  oraya en yakın havalimanlarından birinin amsterdam olduğunu görünce de aklımıza bir amsterdam seyahati yapmak geldi.  ben en son çok ufakken gitmiştim, kızlar ise hiç gitmişlerdi, erim de sık sık iş için gitse de tamamen turistik bir ziyaret neredeyse hiç yapmamıştı.  yazın gitmek de ayrıca bir avantaj oldu; normalde soğuk ve yağmurlu olabilen amsterdam’ı biz hiç değilse parçalı bulutlu ve nitekim daha sıcak bir havada gezebildik.  genel anlamda çok keyifli ve rahat bir ufak gezi oldu bizim için, asya’yı bırakıp ancak bir ay sonra göreceğim için de onunla 5-6 gün bayağı iç içe vakit geçirmek de tek kelimeyle şahane oldu!

bizim seyahatimizin detaylarını aşağıda bulabilirsiniz; ayrıca bizim vaktimizin yetişemediği bazı oteller, restoranlar ve müzeler de ekledim.  amsterdam’a gidecek olursanız, hele ki çocuklarla gidecek olursanız umarım bu tüyoların faydalarını görürsünüz… iyi eğlenceler 🙂

nerede kalınır:

biz the waldorf astoria otelinde kaldık ve çok çok güzeldi.  odaların ve otelin genel konforu çok iyiydi, servis şahaneydi, kahvaltı leziz de ve otelin yeri gitmek istediğimiz her yere çok yakındı- kesinlik tavsiye ederim.

görüp de beğendiğimiz başka oteller de vardı tabii… bu listedeki tüm oteller oldukça çocuklar için uygun ama aynı zamanda ebeveynler için de hoş ortamları olan oteller.

amstel oteliharika bir tarihi bina, hotelin kendisi tam nehrine kenarında, alt katında ise kış bahçesi içerisinde harika bir lokantası da var.

conservatorium oteli modern bir tarzda yapılmış bu otel ise eski sweelink konservatuarının binasında yer alıyor.  museumplein bölgesinin tam ortasında olması sanat severler için ideal olmakla beraber ana alışveriş bölgesi olan p.c. hoofstraat’a da çok yakın. fakat genel tarz ve müşterilerine bakarak yaşça biraz daha büyük çocuklar olan aileler için daha uygun olacağını düşünüyorum.

neler yapılır:

amsterdam’da yapılacak o kadar çok şey var ki nerede başlayacağımı bilmek zor!

müzeler:

van gogh müzesimüzenin tamamı van gogh’un hayatı ve eserlerine adanmış harika bir mekân.  müzenin içerisinde çocuklara göre hazine avı yaptıran broşürler de vardı ve hepimiz yaparken çok keyif aldık.

rijksmuseumhollandalı ustaların eserlerini sergileyen bir müze; ben özellikle rembrandt ve vermeer tarafından yapılan işleri yakından görebildiğimiz için çok sevindim

stedelijkmuseum- bu müzenin binası inanılmazdı! müzedeki eserler hep modern sanat ve tasarım ile ilgili, biz ziyaret ettiğimizde jean dubuffet sergisini yakaladık ve çok keyifliydi.

ulusal deniz müzesi- aile müzesi diyebileceğim bu müzeye hepimiz ayrı ayrı bayıldık.  genel anlamda denizde yaşamı anlatmak ile beraber müzenin ana teması hollanda’nın 1700lerde uluslararası bir güç olmasını da anlatıyor.  çocuklara yönelik oyunlar ve sergiler de mevcut. en eğlenceli kısmı ise sömürge döneminde un kazanmış bir ticari geminin reprodüksiyonu da olması- geminin içine girdik, alegra ‘kaptan’ oldu, denizcilerin uyuduğu hamakları da denedik.

anne frank müzesi- herhalde amsterdam’daki en önemli müze olabilir.  normalde önceden bilet almak bayağı önemli ama bizim şansımıza otelimiz bizim için ayarlayabildi (oteli çok sevmemin nedenlerinde biri daha).  nazi döneminde yaşayan ve önce binadan gizlenip sonrasında kampta ölen anne frank’in gerçek evi olması hepimizi çok etkiledi.  alegra için biraz ağır olacağından korkmuştum ama müze çok güzel bir şekilde hazırlanmış, önceden uyarılar sayesinde ben de alegra’nın görüp duyduklarını dengeleyebildim.  asya ve alara tüm hikâyeyi okulda öğrenmişlerdi, onlarla birlikte hikâyenin geçtiği gerçek mekânı görmek çok değerliydi.

şehirde:

nehir gezisinehir gezimizyine otel sayesinde şahane bir deneyim olduanne frank müzesinden çıkar çıkmaz karşımıza eski günlere ait bir nehir teknesi çıktı.  venedik’te de olduğu gibi amsterdam’ı kanallarından görmek çok daha güzel ve bu muhteşem teknede bir iki saat geçirmek seyahatimizin en güzel anlarında biriydi.  teknenin kaptanı (aynı zamanda sahibi) bize uzun uzun amsterdam ve hollanda’nın tarihini anlattı ve şehri tanıttı; biz ise büyük bir keyifle hazırlanmış ufak tefek atıştırmalıklar eşliğinde dinledik.

çiçek marketi- bir amsterdam klasiği; rengarenk çiçeklerin bol bol fotoğrafını çekip keşke eve götürebilsek diye düşündük.  çiçek marketinin etrafındaki bölge de şahane; bir sürü ufak kafeler, dondurmacılar ve tatlı tatlı butiklerle dolu olan bölgede uzun uzun dolaştık.

bisiklet kiralamak- amsterdam’da hemen hemen herkes bisiklete biniyor! anne babalar bebeklerini ve çocuklarını bindirmiş hızla bir noktadan başka bir noktaya gidiyorlar, çalışanlar takım elbiselerin pantolon paçalarını bağlamış işten gidip geliyorlar, gençler ise sırt çantalarını takmış dolaşıyorlar.  alegra henüz çok ufak diye biz kiralamadık ama bir dahaki sefere mutlaka bisiklet ile de keşfe çıkacağız.

yemek:

amsterdam’da ilk günümüz otelimize yakın olan bölgeler ve çiçek marketinin etrafını keşif etmekler geçti.  öğlen otelimize çok yakın olan van rijn cafe’de sandviç ve salata yedik sonra da dolaşırken karşımıza çıkan kafelerde, dondurmacılarda ve pancake evlerindeki hollanda’ya özel tatların da keyfini çıkardık.  happy pig pancake shopda hollanda’nın özel pancakelerinden denedik…birkaç sokak sonra karşımıza çıkan ijscuypie dondurmacısından da dondurma yedik :).

kahve konusu da hollanda’da çok önemli; ilk gün tam kraliyet sarayının tam yanında olan dam good coffee’yı keşif ettik.  ayrıca screaming beans ve coffee company’i de denedik.  kızlar coffee company’de sıcak çikolata ısmarladılar ve her birinin üzerinde sütten minik kalplerinin olmasına bayıldılar!

hollanda’da bir başka çok önemli olan gastronomik olay ise peynir tadımı yapmak.  kızların pek hoşuna gitmeyeceğini düşündüğümüz için resmi olarak bir kursa yazılmadık ama tüm peynir mağazalarında gün boyunca ufak tefek tadımlık peynirler de dağıtılıyor…şansa amsterdam cheese company bizim ötele çok yakında ben her gün bir iki sefer uğrayıp kendi tadımlarımı yapıyordum!

akşamları değişik yerlere gittik.  ilk gün yolculuk nedeniyle biraz yorgunduk, otele yakın olan casa di david’i denedik.  gayet ailelere yönelik tipik bir italyan lokantası, makarna, risotto ve pizza yedik- yemekler lezzetli, servis iyi, mekân çok tatlıydı… hepimiz memnun kaldık.

sonraki akşam bir arkadaşımızın tavsiye ettiği harbour club amsterdam’ı denedik.  tam denizin üzerinde kocaman bir binanın içerisinde olan hem lokanta hem gece kulübü olan bir mekân.  iç dekorasyonunun grafittiler dolu olmasına kızlar bayıldı, alegra uzun uzun ortalarda olan barlar ve sushi barını keşif ederek vakit geçirdi.

tavsiye edilmiş ama vaktimizin yetemediği iki tane daha restoran vardı- momo ve enoteca– fakat son gün tekne gezisinde yediklerimiz ile oldukça doyduğumuz için otelin barı olan the vault’da ufak bir şeyler yiyip içmeye karar verdik.  aslında kızlar için çok eğlenceli oldu.  binanın bu kısmı eskiden büyük bir banka kasasıymış, bar da o kasanın içinde yer alıyor.  menu yerine bize sahte paralar verdiler; her biri başka bir ülkedendi kokteyller ise o ülkeyi andıran tatlardan oluşuyordu.  örneğin thai bahtını temsil eden paralarda hindistan cevizi ve lemongrassli kokteyl varken hint rupisi olan paralarla ananas ve zencefilli bir kokteyl sipariş ediliyordu.  bizim için tam anlamıyla bir oyuna dönüştü ve gayet keyifli bir akşam geçirdik.

amsterdam seyahati belki beklenmedik bir şekilde gelişti diye, belki de bir müddet birbirimizi göremeyeceğimiz bildiğimiz için çok sakin ve huzurlu geçti. amsterdam şehrini ise ayrıca çok sevdik…sokaklarda dolaşmak kolay, müzelerin her birinde kızlara uygun sergiler ve onları angaje edecek ama aynı zamanda eğitici aktiviteler var, lokantalardaki yemekler hem ebeveyn olarak bizim hoşumuza gitti hem de çocuklara gayet uygun tatlar da vardı ve yaz aylarında gittiğimiz için havalar da oldukça yumuşaktı.  başta da belirtiğimi gibi amsterdam’da daha gezilecek, görülecek çok yer var; bir dahaki seyahatimiz de en az bu kadar keyifli geçeceğinden eminim.

 

 

 

 

 

 

doğum günü kızları

geçen hafta alara ve alegra’nın doğum günlerini kutladık.  öok büyük bir tesadüf ile iki altı sene arayla aynı gün dünyaya geldiler.  bir yandan aralarında özel bir bağ oluşturuyor, ama bir yandan da tabii ara sıra bu durum ikisini de az da olsa rahatsız edebiliyor.  doğum günleri özeldir, paylaşmak her zaman kolay olmuyor.

alegra’nın doğumu özellikle alara için pek kolay olmadı.  hem kendi küçük ailemizin en ufağı, hem de geniş ailemizde de kuzenler arasında en ufak olmaya çok alışmıştı.  arkasında yeni bir küçük kızın doğması ve kendisiyle aynı gün doğmasından pek memnun kalmadı.

alegra doğar doğmaz alara’ya bundan sonra her zaman onun doğum gününü önce kutlayacağımıza söz verdim.  son altı yıldır da her sene önce alara’nın kutlamasını yaptık.  birkaç sene alara’nın o zamanlar en çok sevdiği yerlerden biri olan lola sanat’da kutladık, bir iki sene amcası ve yengesinin havuzunda kutladık, geçen sene anneannesi ve dedesinde havuz partisi verdik, bu sene de en yakın arkadaşlarıyla birlikte bizim evde meksika temalı yatılı parti düzenledik.

alara’nın kutlamaları bittikten sonra da her sene alegra’nın doğum gününü kutladık.  ablalarında gördüğü için o da her sene kendi yaşına uygun temalı partilerden çok keyif aldı.  bu sene karpuz temalı harika bir havuz partisi yaptık.  anneannesinin evinde kakalarla dolu bir gün geçirdik- kızlar koşturdular, yüzdüler, ve bize çimlerin üzerinde jimnastik gösterisi yaptılar! aslında bu seneye kadar alegra’nın kutlamalarını bizim evde bahçede yaptık.  bu sene alegra çok havuz partisi istediği için mekan değişikliğine ihtiyaç duyduk.  benim için mümkün oldukça evde kutlamalar yapmak çok değerli, her çocuk bir evin içine doğuyor, yaşını da o evde kutlayabilmek ruhuma iyi geliyor.

kızların partilerinde bazı kareler….

alara’nın kaktüs temalı genç partisi. pastamızı yeni favorlerimizden olan celine’s bakery’den ısmarladık…

 

alegra’nın karpuz temalı havuz partisi…bu sefer parti ile kendisi de çok ilgilendi…önce arkadaşları için parti bag’leri hazırladı, her sene alegra’nın pastasını evde hazırlıyoruz ona da yardımcı oldu, parti günü bana süsleme ve sofra kurmada çok yardımcı oldu ve o gün tek tek tüm misafirlerine ev sahipliği yaptı! kendisiyle çok gurur duydum 🙂

biz her sene parti malzemelerimizi meri meri partyware’den ısmarlarız. yıllardır meri meri’in harika temalı serilerinden seçiyoruz…her yaşa uygun ürünleri var.  ilk yaşlara uygun harika temalar var- sirkeler, hayvanlar, arabalar gibi.  daha büyüklere göre de dondurmalar, gökkuşakları, lolipoplar, balonlar, kamping, ve geometrik şekiller gibi daha ‘cool’ seçenekler var.

meri meri ile ilgili daha detaylı bilgiyi DM Stil’e yazdığımı yazıda bulabilirisin.

 

https://derinmermerci.com/miniklere-konsept-partiler-yaratin/

Çocuklara Aktiviteler

Mini DM için harika bir video çekimi…. çocuklara aktiviteler ile evde sanat 

IMG_1774Birkaç hafta evvel DM Stil için bir video çekimi yaptık!! Çok heyecanlıydım ama çok güzel geçti. Şansımıza hava çok güzel ve güneşliydi… ilk çekimiz olduğu için biraz uzun sürdü ama sonuç bence harika oldu! Bir haftadır da videolar DM Stil’de yayınlanmaya başladı. Yıllardır hem evde hem işte öğrendiklerimi bu şekilde paylaşabilmek muhteşem oldu 🙂

“Çocuklara Aktiviteler” başlığını verdiğimiz bu video serisinde anne-babaların çocuklarla birlikte evde rahatça yapabilecekler sanat faaliyetler detaylı ve görsel bir şekilde sunuyoruz.  Çekimden önce uzun uzun hangi faaliyetleri yapmak istediğimi düşündüm, çok zor olmasınlar ama çok da kolay olmasın istedim.  Canlı renkler bol bol olsun, değişik malzemeler kullanılsın- bazen de beklenmedik malzemeler olsun- mesela çatallar! Bahar aylarında hazırladığımız için daha çok çiçekler yaptım ve kullandım.  Bundan sonraki çekim için yaz aktiviteleri düşünüyorum- kum, deniz kabuğu, balıklar…bakalım.

Çekimden önceki akşam Alara ile birlikte bütün faaliyetlerin denemesini yaptık.  Küçük çocukları düşünerek hazırlandığımız için tabii faaliyetler Alara’ya çok kolay geldi!  Bol bol güldük- üstümüz başımız boya ve sim oldu ama hazırlık aşaması bile çok keyifli geçti.

Çekim günü de aynı şekilde çok keyifli geçti.  Kamerayı ve tripod ayarlandıktan sonra aktiviteleri hız hızlı yapabildik.  Arada DM Stil’in editörü olan İlke ile de güzel sohbet ettik. Sonrasında videolara montaj yapıldı, müzikleri seçtik ve şimdi internette yayınlandılar! Süreç inanılmaz derecede rahat ve güzel geçti. Bir sonrakini çekim günün heyecanla bekliyorum.

Tüm videoları izlemek için…. http://www.derinmermerci.com  sitesini ziyaret edebilirsiniz.

İşte çekim gününden bazı kareler:

 

 

glütensiz tarifler: çıkolatalı brownie

 

bizim evde herkes tatlı yemeyi sever. özellikle akşam yemeklerinde sonra hepimiz sofranın etrafında oturup ufak da olsa tatlı birşeyler yerken sohbet etmeyi çok severiz. çoğunlukla kızlar dondurma yerler, ben ve erim de biraz siyah çikolata yeriz.  ama arada kızlarla birlikte yeni bir tarif bulduğumuzda akşam üstü pişirip ailenin geri kalanlarıyla paylaşmak çok keyifli oluyor!

geçenlerde yeni bir glütensiz tarif buldum ve hemen denemek istedim.  o gün alegra’nın okuldan erken çıktığı gündü hemen mutfağa inip gereken malzemeleri çıkarıp işe koyulduk!  tarif olarak çok kolay ve düz bir mantık, bain marie dışındaki herşeyi alegra kendisi yapabildi.  özellikle tarifte blender veya mikser olmayışı çok hoşuma gitti! toplamda yapmamız da çok uzun sürmedi, en fazla 30 dakikaya tüm işimiz bitmiş, brownieleri fırına vermiş, temizliğimizi yapmıştık! akşam yemeğinden sonra alegra herkese birer küçük brownie tabağa koyup getirdi, herkes de bayıldı!

tarifi o kadar çok beğendim ki DM Stil’deki Mini DM yazılarıma dahil ettim…tarifi http://derinmermerci.com/cocuklara-saglikli-tarifler-glutensiz-cikolatali-browni/  de bulabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

glütensiz bir hayat

 

alegra’nın bir yaş doktor kontrolunde doktorumuz hilal hanım bana bakıp, “sen çok yorgun ve beyaz gözüküyorsun, en son ne zaman kendin için doktora gittin?” diye sordu.  hemen de bana bir tam kan sayımı için istek yazdı.  yılların doktoru zor hata yapar, tahlil sonuçları gelince öğrendik ki kanımda demir gerçekten çok düşmüş, neredeyse tehlikeli olacak bir seviyeye inmiş. bir kaç ay demir tedavisinden sonra yükseldi fakat ne zaman demir ilacı kullanmayı bıraksam yine düşmeye başladı.  glütensiz bir yaşam tarzına bu şekilde başladım! kendi okumalarım bana glütensiz beslenmenin demir problemime iyi gelebileceğini gösterdi, bir takım doktor ve beslenme uzmanlarıyla da görüştükten sonra glüteni tamamen hayatımdan çıkarmanın benim için çok faydalı olacağına karar verdik.

ilk etapta glütensiz beslenmenin hayatımı bu kadar çok değiştirebileceğine inanmamıştım.  ayrıca ilk başladığımda glüteni doğru dürüst elimine etmeyi bile becerememiştim! unlu gıdaları kesmenin yeterli olduğunu düşünüp hala buğday, yulaf, ve soya sosu gibi aslında glüten içeren gıdalar tükenmeye devam ettim! ne zamanki onları da tamamen hayatımdan çıkardım ki ciddi bazı değişiklikler görmeye başladım. kandaki demir seviyelerim yükseldi ve tekrar düşmedi, tuvalet düzenin yıllardan beri ilk defa normal bir hale geldi, karnımdaki şişlikler çok azaldı, ve en önemlisi enerjim çok artı!

glütensiz beslenmek artık benim ve ailemin hayatında çok önemli bir hale geldi.  kızlar ve eşim her ne kadar glütensiz beslenmek zorunda olmasalarda benim için ne kadar önemli olduğunu bildikleri için evimizdeki çoğu öğünlerin glütensiz olarak hazırlanmalarını çok normal ve gerekli buluyorlar.  kendileri de birer glüten uzmanı oldular! artık onlar da benim kadar herşeyin farkında ve ben de yanlışlıkla glütenli birşey yemeyim diye hep uyarıyorlar! bazı “glütensiz” arkadaşlarım artık evlerini tamamen gluten free bölge ilan etmiş durumdalar ama ben henüz o noktaya gelmedim.  kızlar ara sıra makarna, mantı ve börek yemeyi çok seviyorlar.  ama yine de ellimden geldiği kadarıyla onların da hoşuna gidebilecek glütensiz tarifler bulup denemeye çalışıyorum.

 

**** glütensiz ürünlerin üzerinde hep logolar vardır- yoksa ürün glütensiz değildir****